İzleyipbatanna

31 Mart 2010 Çarşamba

amekalı inegle

Bizim hindiki mıhdar’ın mıhdar bubası kövün başına geçinci ba, hayvancılıg işinde gocu bi atılım edigomuş. Minmiş otübüse, Angara’ya vaamış, millet vekillenin kapısını dayanmış;
‘’de gidi akıdeşle de, he işeyin amekalısı vaa da bizim ineglimizin niden yog?’’ demiş, elini masıya vuumuş, köve geri dönmüş.
İki haftıya varı vamaz, üsdünde hükümed mühürlü megdub mıhdara ulaşmış. Deyomuş ki megdubda: ‘’ismini yazdıran ileşbere, üçü gada ithal hayvan verilceg ‘’
Bütün kövlü gücünün yetcee gada hayvana yazılmış, kimi gari üç deneye, kimi bi deneye.
‘’Mıhdarın oyunu mu, aslı va mı aceb’’ dee de, gavele ayrı bi galgışlıg olubdumuş, evle başgı bi…
Baharın yazılınmış ineglere, yaz bidmiden, içi sürüylen alcalı belceli ineg dolu kamyonla, kövün otı'yerine gelib paak edmiş. Mıhdar gubarı gubarı:’’beni bakın biyo, ben ni dedim size, kaatlanızı getirigon hayvanları dağıdıverelim’’ demiş.
Kağıdını getiren indimiş ine’ne kamyondan da emme gari hayvanları zabdedememişle. Kamyondan inen bi başlıyomuş goşma, akasından ileşbe…Goşu goşu bi çeşid olmuşla. A’şam ezanına gada, aşa mahalle yuka mahelle goşmuşla, inegle bibirine garışmış, kimi çukuru düşmüş paçılanmış, kimi a'şamın garaltısında gaybolub gidmiş.
O saate gada otıyede görünmeyen bu inegleden sorumlu mühendis çıkıb gelmiş. Bi bagmış, bizim kövlüle ‘’duu gızım, hor gızım, deah gızım, çüş gızım’’ hayvanla önde onla akıda goşuyola, elini dizni vumuş gari, eyvah demiş, İmamı almış yanına minareye goşmuş, başlamış anonsa: ‘’sayın akıdeşle, enkii inegle tüükçe bilmeebduru, hayvanları zabdedmeg için İSTOP deyceniz İSTOP!’’

19 Mart 2010 Cuma

beni bak biyo yimegdeyiz

Bu insan evladı çog nanköödü, biyo giydini biyo da giymeg isdimez, biyo yediğni biyo daa yimeg isdimez. Hani Musa peygamber; ‘’gocu Rabbim benimle yoldeş olan bu insanlara rızıglandıı, ga’anlana doyuu’’ deyileg dua edmiş de; gocu Rabbimiz de; gögden ‘gudret helvası’ylan ‘bıldırcın’ indiimiş. İnsan evladı gene de nanköölüg edmiş. Hunu bak akıdeş, zahmed ediverib bişiimeg yog, duzu az mı, golesdrol yapa mı kafıyoomag yog, gene de nanköölüg ed olcek iş mi bu? Haaşa, gocu Rabbimin aşcılını mı sorgulucez; emme bu insan evladı needmiş, demişle ki Musa’ya, ‘’ülee Musa biz gari çog sıkıldıg he gün he gün bıldııcın yimegden, Rabbine dua edive de ye’de biten şeyleeden; zebzesinden, hıyarından, samısağından, meecimeğinden, sovanından bize çıkasın’’ demişle, Musa da; ‘’daha iyisini daha kötüsüyle mi değişdiimeg isdiyo’sunuz’’ demiş ve ‘’ o zaman hadi şehre inin gari, istedigleeniz o’dı va’’ (Bakara, atmışbi) demiş, işdi o günden buyana bu Yafudi evladlana fukaralıg damgası vurulmuş. Hindi accıg düşünügodum da necebolsun ö’lee. Dünya parı babalandan bi denesi memnikede geldiydiydi de, camiye turist gibi gireken; ayaggabısını çıkarıncı gada, delig çorabı göründüydü. Ey gidi gocu rabbim ey, cebine tomarlan parı doldurub adamların, o bolluğun içindeki sefilliglene film gibi iziledibdurusun bize ibred olsun deyileg. Hindi yafudi dedim deye birilene pas addım sanılmasın, hemen sövdürüb saydımayın, beni göre insan evladının cam gibi aynasıdı bu adamla, biz farglımız sanki…
Son günleede bi dizi vaa teleezyonda, hekes gari bilibduru, yimegdeyiz diye; beş denee insan, sıraylan he gün birinin evinde toplanıb yemek yiyola, sonu gari o yemekle bitiyo, o gün yemeg yapana puan veriyola. Puan veemeg va, mahna bulmag va, gavga edmeg va; biyo eline sağlıg Allah ne muradın vaasa vesin gadeşim, Allah olmıyanı da vesin, bunu bulumuyanda va; bi paket sana yağına gabcam deye fakii fukara bibirini ezibduru habe’lede, gocu rabbim be’eket vesin demek hiç yok. Ne deyola; ‘’fasullenin gıymıglanı ayıglımamışın dişimin arasına gaştı, pirzoluları iyi haşlımamışın etini iyi sıyırımadım, gereviz mi iy…’’ Ülee bunla yafudiden bete’e yaa. Hani Nazım Higmed yazıb admış ya ‘akreb gibisin gaadeşim’ deyileg, ne akrebi akıdeşle, çiyan gibi olubiliyo elalem. Anam söylee durudu; bu ovalan, daşlık ye’leen efendisi çiyanıdı; çiyan yürüken, akreblee, yılanlaa selam durumuş,doğru sözümüş vesselam…
Ben hindi bu şeylelen accıg canınızı sıgdım bilibdurum, siz boşverin elaleme ben size bi anımı anledivecem, okuduklanıza inanımıcagsınız, hem de yimegdeyizin has’ı nahal olumuş gööcegsiniz. İnkevela hunu sö’lüyem, bu program külliyen aragdı, ne’den mi aragdı, bizim memnikedden aragdı; nasıl eli geçimişle duymuşla bilmiyom, günahlanı almıyalım kendileride düşünmüş akıllarına gelmiş olubili. Ama , bu oyunu bizim Halime Deze, yılla’dan beri, ovaya çapa salmağa giddiğinde, öölen yimeğinde amele garılara oynatıdı, ben bi’gaç defa şahit olmuşdum, hem de gari ne oyun…
Halime'nin çıkınında nele vaa?
Nele’e yog gi, bu Halime’nin on bamağında maşallah on marifed, zabah ezanında işe goyulub ikindi ezanına gada çapa salan garı sanki bu değil, evcezini bir gö’seniz pırıl pırıl, beş çocug doğumuş banamısın dememiş; hindiye gada bir dediklerini eksig gedig gomamış; donduma mı donduma, önlüg mü önlüg. Gocasının gave harçlığını bile bu verib duru; herifi de sabsızın teki, utanmasa goca gafalı, hovardalıg etçeg parıyı bilen Halime’den alcag, yukada Allah va o gadarını bilemeyiz de belki almışdı bile. Çıkınında ne va dedig; Halime’nin eteğindeki daşları dögdüg, biz çıkınına gelelim gari. Halime’nin hebişeyi gibi yaptığı yemegle de insanın dilini ıssıddıcag tü’den, ben yemiş biri olarak sö’lüyom, yeminnen olsun yemeglenin dadında bi ‘altın oran va’. Namazında niyazında olan akıdeşle için sö’lüyem, hani dele ya ‘ihlas’lı bi yemek olmuş, valla ihlası bilen geçmiş nur yağıbduru yemeklene o gıda diyom. Halime bu oyunu milleti eylendirem diye kafıdan sıgmış bi gün bagmış garıla ‘kikiri kokoro’ ga’anlana duta duta gülüb eylenmişle, vakit nahal geçmiş fa’kınıa varımamışla he gün oynumaya gara vemişle. Halime demiş ki, ‘’garıla, he gün çıkın hazırlıcaz deyi yatmıdan önce uğraşmayalım, sıraylan hekes bi gün accıg fazlı uğraşı, ongündü bi sıra geli, hegün yarın ne götüsem diye düşüncemize bi gün sıkılırız daha iyi olu, aramızda anlaşırız; iki aydı bi en güze yimeg yapana bi güçük altın alırız.’’ Altın lafını duyan garıla hemen gabul edmişle. Öölen ezanı okundu mu, amele garıla, o gün kim yemeg hazırlayıb geticegse, onun adını çığıraragdan yemeg yedigleri yere gelmeye başlamışla; tabi gari bu bi gural değil de, açlığın ve’diği bir meragla söyleenmeye başlımış; ‘’gııı halime çıkınında ne vaa, ay yüzlü halime ne bişiidin bakem?
yeni asır gasdesinin üsdündeki ziyafed
Ovanın yüzünde insan beg yumuşag döşek arımaz, -hoş arısa da bulumaz ya-, desdiden ağzını dayayıp su içe, garaca yemek dakımı olmusu da yemek yiyibili. Havası mı gari suyu mu, Allah’ın işi; bundu da bi altın oran va muhakkak; yalnız daha çözümemiş insan evladı, nahal yemeg yisiniz siz bile şaşa galısınız. Ovanın yüzünde he ye’de kölge de yogdu, en garanti kölge römorkun kölgesidi . O gün de bi değişiklik olmadı, Halime ölen ezanından accıg önce, römorkun altına geldi, çıkınından iki dene yeni asır gazetesi çıkadı sayfaları yere bi güze se’di, bohçalarını çıkadı, gasdenin üstüne yazdı. Tabagları, çanagları, gaşıgları bi güze istif eddi. Ünledi; ‘’goşun gıı, goşun, çanagları sıyıcanız gene, dalgan gavudum, akbaş eddim, guru böbe, patites gızaddım, engina bişidim; yumrug gibi kafaları va, bölce te’turu eddim, galbur basdı, nohutlu pıransa daha sayam mı çılgın garıla, goşun…’’
anii Halilibram sofrası düzmüş cavur garı , enkii ellen deed gömesin emii
Garıla aşlıgdan, goşu goşu geliledi, emme gari Halime’nin sırasında, zabeleyin gavaltı bilene etmezledi. Devrililee sofranın başına, Halime’ye övgüle düze düze: ‘’anii Halilibram sofrası düzmüş cavur garı , enkii ellen deed gömesin emii’’ hem gonuşula, hem de yimegleni ye’ledi. O gıda aralanda dudum, sofrıdaki nimetlere mahna bulduglana şahit olmadım. Yalnız bi’biilene dakılıladı; ‘’Gocası, Cuma’tesi günü lunuparka götümüş Nezeyat’ı, deme gı; savıra savıra gezmişindi gari, neyi savuruyon gızım fazlı savuuma, hahay…Hatce gıı, senin gocu garı dirlik vemedi gece yine, zabah ezanına gada çığrındı dudu, dogtoru götürün bene, anam yetişin ölüyom deyileg; eczanede gocugarı hapı satılıbdurumuş, yuddu ikidene, guzu gibi olu valla…abam sen zarraf garısı olcagmışın…parı birleştirelim bi o’tak bulaşıg makinesi alalım gızla, mahallenin o’tıyerine goyarız, yollarız çocukları yıkaala gelilee…Nuran gı altını sen gazanısan needcen? Giralıg gatil tudcem benim herifin gözünü kokudmaya’’ Böyle bir şen şakrag yiiledi yimeglerini.
altın bahene
Halime Deze’yi bilimediğiniz için, bu gada bol ve güze yimeği altını cebe indiimeg için hazııladığını düşünübilisiniz, emme yanılısınız. Genelde de duyduğma göre de o gazanııdı. O altının parısı on gündü bi çegdigleri ziyafedin büdcesini anca ga’şılamaya yeteedi. Biyo bene hölü demişdi; ‘’üle o’lum bu garı gısmını gandıması beg golay olubili, bu guda garıyı mızıgcılık edmiden oyun başkı nahal oynadcan? Altın maltın bahane…’’ Halime Deze’ nin zegasına şaşıb galmışdım da merakımdan so’muşdum; ’’ Sen de ga’namın Halimi Deze bi gücük altına?’’ Bölü deyisibatırı, o da: ‘’ganmam, ganmam da… da ben de başkı şeylere ganarım a guzum…’’